Dini Bilgiler

TÜRK İSLAM BİRLİĞİ

Türk İslam Dünyası’nın birliği, Allah’ın izni ve lütfü ile, 21.yüzyılda yeryüzüne özlenen barışı ve huzuru getirecek olan bir birlikteliktir. Sevgi, kardeşlik, şefkat, hoşgörü, dayanışma ve muhabbet temeli üstüne kurulacak birlik yaşandığı bölgeye ekonomik refahı, demokratik yaşamı, adaleti getirmeyi hedeflemektedir. Türk-İslam Birliği, manevi değerlerin yüceltilmesini, sanatın, teknolojinin, bilimin en üst seviyelerine çıkmasını sağlayacak olan bu birlikteliğin adıdır.



            ALLAH'IN 99 İSMİ
 

Allah'ın 99 ismi vardır ki, hepside birbirinden güzel ve Ulu Manalar taşıyan isimlerdir.
Bu isimler başkası adına kullanılmaması tavsiye edilir. Nitekim bu konuda edepe riayet ve güzel olanı yapmak gerekir. Örneğin "Rahim" yerine "Abdurrahim", Samed yerine "Abdussamed", Kadir yerine "AbdulKadir" konabilir. Allahın isimlerinin yanına "Abdul" eklenirse, ..kulu manasına gelir.
Örnek: "Abdulkadir" = "Kadir olanın Kulu" , "AbdulAziz" = "Aziz olanın Kulu"

Allah,
er-Rahmân, er-Rahîm,
el-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm,
el-Mü'min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr,
el-Mütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri', el-Musavvir, el-Gaffâr,
el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd,
el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, es-Semi', el-Basîr,
el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm, el-Azîm, el-Gafûr,
eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl,
el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi', el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd,
el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy,
el-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy,
el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir,
el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli,
el-Müteâlî, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf,
Mâlikü'l-Mülk, Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi',
el-Ğaniyy, el-Muğni, el-Mâni', ed-Dârr, en-Nâfi',
en-Nûr, el-Hâdi, el-Bedî', el-Bâkî,
el-Vâris, er-Reşîd,
es-Sabûr


Allah'ın Diğer İsimleri
Allah'ın isimleri 99 taneden ibaret değildir. Âyet ve hadîslerde bu 99 isimlerden ayrı olarak Allah'a başka isimler de izâfe edilmiştir.

Allah'a izâfe edilen diğer bâzı isimler şunlardır:

el-Vâhid'in yerine el-Ehad, el-Kahhâr'ın yerine el-Kâhir, eş-Şekûr'un yerine eş-Şâkir; el-Kâfi, ed-Dâim, el-Münevver, es-Sıddık, el-Muhît, el-Karîb, el-Vitr, el-Fâtır, el-Allâm, el-Ekrem, el-Müdebbir, er-Refî', Zittavl, Zülmeâric, Zülfadl, el-Hallâk, el-Mevlâ, en-Nasîr, el-Gâlib, el-Hannân, el-Mennân...

Kur'ân-ı Kerîm'de Allah ism-i şerîfi 2800 defa zikredilmiştir. Allah isminden sonra Kur'an'da en çok zikri geçen isim, Rab ismidir. 960 yerde zikredilmektedir.

Rab isminden sonra, Kur'an'da en çok yer alan isimler ise; Rahmân, Rahîm ve Mâlik isimleridir. Fâtiha sûresinde "Allah" isminden sonra sıra ile zikredilen bu dört ism-i şerîfe, Cenâb-ı Hakk'ın Rubûbiyet Sıfatları adı da verilmektedir.

Terbiye etmek, büyütmek, yetiştirmek mânalarını ihtiva eden Rab kelimesinin asıl mânası: "Bir şey'i derece derece yükselterek, gayesi olan en mükemmele erişinceye kadar kollayan" demektir.



İsm-i A'zam Nedir?
Allah Teâlâ'nın Kur'an ve hadîs-i şerîflerde zikredilen isimlerinin en büyüğüdür.

İsm-i A'zam'ı, Allah, isimleri içinde gizlemiştir. Bunun da hikmeti, kullarının bütün Esmâ-i Husnâ'ya rağbetini sağlamak, kendisine bütün isimleriyle dua edilmesini te'min etmektir. İsm-i A'zam belli olsaydı, insanlar yalnızca o isimle dua ederler, diğer isimleri terkederlerdi. Çünkü İsm-i A'zam'ın Allah katında büyük bir değeri vardır. Bu isimle yapılan duaların mutlaka kabûl edildiği rivayet olunmuştur.

İsm-i A'zam'ın Esmâ-i Husnâ'dan hangi isim olduğu hakkında, İslâm âlimleri ayrı ayrı kanâatler ileri sürmüşlerdir. Büyük ekseriyetin kanâatı, İsm-i A'zam'ın, lâfza-i Celâl yani Allah ismi olduğudur. Hz. Ali Efendimize göre İsm-i A'zam tek isim değildir. Ferd, Hayy, Kayyûm, Hakem, Adl, Kuddûs'tan ibaret 6 isimdir.

İmam-ı A'zam'a göre, İsm-i A'zam, Hakem ve Adl olmak üzere iki isimdir. Gavs-ı A'zam'ın İsm-i A'zam'ı, Hayy ismidir. İmam-ı Rabbânî'ye göre de İsm-i A'zam, Kayyûm'dur.

Görüldüğü gibi İslâm büyükleri, İsm-i A'zam'ı farklı isimlerde bulmuştur. Belki de herbirinin hususi âlemine tecellî eden İsm-i a'zam değişik olmuştur.

Esmâ-i Husnâ içinde bir İsm-i A'zam olduğu gibi, her isim için de a'zamî bir mertebe vardır. Bâzan bir ismin a'zamî mertebesi, İsm-i A'zam ile karıştırılır; o isim a'zamî mertebedeki tecellîsi sebebiyle İsm-i A'zam sanılır. İsm-i A'zam'ın her âlime göre değişik olmasının bir sebebi de budur.






Allah'ın gücü

Bilindiği gibi Allah(cc), içerisinde bulunduğumuz kâinatın ve bilemediğimiz olan herşeyin yaratıcısı, yöneticisi ve gerçek sahibidir. İster dünya olsun, ister ahiret olsun, isterse başka gezegenler veya hayatlar olsun hepsinin ilmi, gözetçisi olan bir tek kişi vardır. O da Allah(cc)'tır.

Yine kendi yaşadığımız yerden örnekler ve dersler çıkartacak olursak, gezegenler gökler, bulutlar, dağlar taşlar, ağaçlar ve çiçekler, canlılar, insanlar, hayvanlar ve tüm varlıklar şüphesiz muhtaçtırlar. Canlılar muhakkak nefese, rızka ve yaşama ortamına muhtaçtırlar.

İnsandaki en büyük özellklerden biri olan AKIL ile gerçek manada düşünüldüğünde, ACABA NEDEN YARATILDIK sorusunu kendi kendine sorması bir nevi ilahi kapıya yönelmedir. Eğer yaratılma gayesini bilir ve ona göre hayatını sürdürürse işte bu ilahi kapıya doğru yol alır. Aksi taktirde pişman olacağı bir seyre çıkmış olur.

Şükür ettiğimizde veya Fatiha suresini okuduğumuzda içerisinde geçen ifade "ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ALEMİN" (Alemlerin Rabbi Olan Allah'a hamdolsun, ki Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur) bazı derin düşüncelere vesile olabilir. Nitekim Alemler deyince insan alemi, cin alemi, melekût alemi, hayvanlar alemi, sudaki alem, gökteki alem gibi binlerce âlemin var olduğuna inanmak da, elbetteki imanın alametlerindendir. İşte bu alemlere Rab olan, eğiten, yöneten bir varlığın olması gerekir. Herşey başı boş bırakılsaydı muhakkak düzen bozulurdu. Eğer birden fazla yönetici olsaydı yine düzen bozulurdu.

İşte bunca varlığın, alemin, ihtiyaç sahiplerinin canlı cansız olan herşeyin gerçek sahibi olan birisinin gücünü tahmin etmek gerçekten AKIL işi değildir. Onun yüceliğini ve kuvvetinin büyüklüğünü idrak edemesekde, ona KUL olduğumuzu bilmemiz ve ona göre hareket etmemiz en yerinde davranış olacaktır. Onu övmek ve yüceltmek, onu sevindirecektir.

Yaşadığımız dünya gezegeni direksiz ve desteksiz olarak boşlukta duruyor. Aynı zamanda durmadan dönüyor. Bunun gibi sayısını bilemediğimiz kadar gezegen, ayrı ayrı özelliklere çeşitliklere sahip olduğu halde, onları bir nizam ve ölçü içerisinde yöneten, haberi olan, büyük bir varlığın yokluğuna inanmak gerçekten ahmaklıktır.

O, herşeye gücü yetendir. Hiçbirşey ona ağır gelmez. Allah (cc) için, Bir sivrisineği yaratmak ile, bir Âlemi yaratmak arasında hiçbir zorluk yoktur..

Yaratan O'dur, Yöneten O'dur, Hüküm veren O'dur. Bütün güçlerin kaynağı yine O'dur. O, Allah'tır. (Celle celâluhû)

Biz O Allah'ı hamd eder, tesbih eder ve zikrederiz. Biz O'na aitiz, O'ndan geldik, O'na döneceğiz.
Hamdolsun Alemlerin Rabbi Olan Allah'a...

 

Zâtî Sıfatlar:

Zâtî sıfatlara, Tenzihi ve Selbi sıfatlar da denir.

VÜCUD: Var olmak demektir. Onun varlığı kendinden olup, başka bir varlığa bağlı olmayan bir zâttır. Bütün herşeyi yaratan birisinin var olması gerekir. Bu yüzden Allahü Teala'ya Vâcibü'l-Vücûd denilmiştir. Allah'ın yok olduğunu iddia etmek, onun yarattığı bütün kâinat ve içindekilerin varlıklarını inkâr etmeyi gerektirir. Çünkü herşeyi yaratan ve var eden O'dur.

KIDEM: Allah(cc)'ın varlığının ezeli olması. Onun varlığının başlangıcı yoktur ve varlığı zamana bağlı değildir. Yani önce yok iken sonradan var olmuş değildir. Geçmişe doğru ne kadar gidilirse gidilsin Allah(cc)'ın var olmadığı bir an bile yoktur ve düşünülemez. Zaten zamanı ve mekânı yaratan da O'dur. O Allah(cc) ki zaman kayıtlarından münezzehtir.

BEKA: Allah(cc)'ın varlığının sonu olmaması. Bâkî ve Sonsuz olmasıdır. Onun varlığının başlangıcı olmadığı gibi sonu da yoktur. Herzaman vardı ve hep var olacak. Geleceğe doğru ne kadar gidilirse gidilsin onun yok olduğu veya varlığının sona erdiği hiç bir an olamaz. Başlangıcı olmayan bir varlığın sonunun olmaması gerekir.

MUHALEFETÜN LİL-HAVÂDİS: Allah(cc)'ın sonradan yaratılan hiçbir varlığa benzememesidir. Her ne akla geliyorsa veya düşünülüyorsa o Allah değildir. Çünkü akla gelen ve düşünülen şeyler hep sonradan yaratılmış, yok iken var olmuş şeylerdir.

KIYAM Bİ-NEFSİHÎ: Allah(cc)'ın hiçbir varlığa ihtiyaç duymamasıdır. Allah(cc), hiçbirşeye bağımlı ve muhtaç değildir. Bilakis yaratılan varlıklar ona muhtaçtır.

VAHDANİYET: Allah(cc)'ın bir ve tek olmasıdır. Sıfatlarında, ilahlığında, yaratıcılığında, benzerliğinde ve diğer özelliklerinde eşi/ortağı yoktur.


Subûtî Sıfatlar:

HAYAT: Allah(cc)'ın hayat sahibi olmasıdır. Ayrıca hayatın sahibidir. O her zaman yaşamıştır ve herzaman yaşayacaktır. Onun hayatının başlangıcı ve sonu yoktur.

İLİM: Allah(cc)'ın herşeyi bilmesidir. Kâinatı ve içindekileri ve bizim bilmediğimiz nice şeyleri yaratan bir yaratıcının, herşeyi en ince ayrıntısına kadar bilmesi gerekir. Bu yüzden Allah(cc)'ın ilmi hiçbirşeye sığmaz, çünkü O herşeyin ilmini bilir.

SEMİ: Allah(cc)'ın herşeyi duyması/işitmesidir. Onun işitmesi kulak ile değildir. En uzak yerdeki bir şeyin sesini, fısıltısını duyar. Uzaklığı yakınlığı yaratan da Odur. Ona hiçbirşey uzak değildir.

BASAR: Allah(cc)'ın herşeyi görmesidir. Onun görmesi göz ile değildir. Eğer Onun görmesi göz ile olsaydı, görebilmesi için göze muhtaç olurdu. Oysaki Allah(cc) hiçbirşeye muhtaç değildir. Karanlık ve Aydınlık dahil olmak üzere onun görmesini hiçbirşey engelleyemez. Allahü Tealâ, zifiri karanlık bir yerdeki siyah taşın üzerinde gezen siyah karıncayı bile görür.

İRADE: Allah(cc)'ın herşeyi istediği gibi dileyebilmesidir. Onun dileği sınırlı değildir. Ne isterse onu yapabilir. Bu kâinatta olmuş ve olacak herşey, Allah(cc)'ın dilemesiyle olmuştur. Onun dilediği muhakkak olur ve dilemediği de muhakkak olmaz.

KUDRET: Allah(cc)'ın herşeye gücü yetmesidir. Kâdir olan Allah(cc)'ın dilediğini yerine getirebilecek kuvvet ve kudrete sahiptir.

KELÂM: Allah(cc)'ın ağız, harf, ses vs. gibi hiçbirşeye muhtaç olmadan konuşmasıdır. Allah(cc)'ın kelâmı, onun sözü demektir. Allah(cc) peygamberlerine bildirdiği vahiyler, onlara verdiği ilâhî kitaplar ve gönderdiği ilhamlar onun Kelâm sıfatının neticesidir.

TEKVİN: Allah(cc)'ın yaratmasıdır. O, gördüğümüz görmediğimiz herşeyi yaratandır. Yaratan sadece O'dur. Ondan başka yaratan yoktur. Yaratmak Allah(cc)'a mahsustur. Onun yaratmasına hiçbirşey engel değildir. Ayrıca onun için, göğü yaratmak ile bir sivri sineği yaratmak arasında hiçbir fark yoktur. Allah(cc), iradesi sonucu Kudretiyle Tekvin eder. Başka bir deyişle, dilediği bir şeyi yaratmaya gücü yeter.

 
Yüce Allah(cc)
Kur'an-ı Kerim
Hadis-i Şerif
Peygamberler
İslam Dini
Multimedya
Dersler
Dualar
Resim Galerisi
Mükellefin Görevleri
Mahrem Konular
Yaratılış
Ölüm ve Sonrası
İman
İbadet
Fıkıh
Tasavvuf
Makaleler
Dini Hikayeler
Metafizik
Mübarek Gün ve Geceler
Üyelik
Ziyaretçi Defteri
Destek
E-Kart
Hakkımızda
İletişim - Bize Yazın

Search Engine Submitter

 
 
Bugün 7696 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol